Adana 1 Şubesi
1996 | | | 13-02-2023
Can Terler Anısına
Mehmet SEZER

6 Şubat 2023 Pazartesi günü, 22 Ağustos 2017 tarihinde başlatmış olduğumuz “Sağlıklı Yaşam Yürüyüşü” programımızın 1996. gününde yürümek için her sabah olduğu gibi saat 04.00’te kalktım. Hazırlandıktan sonra tam dışarı çıkmak üzere kapıyı aralamışken aklıma limonlu suyumu içmediğim geldi ve yeniden içeri doğru yöneldim. Tam o esnada sarsıntı başladı. Hemen “Hatun!” diye çağırarak eşime seslendim ve acilen aşağı inmemiz gerektiğini söyledikten sonra merdiven boşluğunda gücümün yettiğince yüksek sesle herkes duysun ve harekete geçsin diye tekbir getirdim. (Sonradan sitenin mesaj grubunda bir hanımefendinin, tekbir getiren kişi iyi mi, diye sorması üzerine yaptığımın işe yaradığını ve sesimin duyulduğunu öğrendim.) Eşimle birlikte aceleyle yangın merdiveninden aşağıya indik. İkinci sallantı olmadan aşağıdaydık. Aşağı indiğimizde dışarda yağmur yağıyordu ve aracı olan insanlar panik hâlinde araçlarına binip binâlardan uzaklaşmak istiyorlardı. Her biri on bir katlı olan toplamda bin dâirenin bulunduğu Adana’nın Yüreğir ilçesindeki TOKİ konutlarından herkes araçlarıyla çıkmaya çalışıyordu ve bunun neticesinde de bir tıkanma yaşanmıştı. O kargaşada çocuklar ve torunlarım da yanımıza geldiler ve ben de onları aracımıza bildirdikten sonra o günkü yürüyüşümü gerçekleştirmek üzere yola çıktım. Yolda bir yandan yürürken bir yandan da tanıdık eş-dostla haberleştim. İlk anlarda, sallantının şiddetinden dolayı depremin Adana merkezli olduğunu düşünmüştüm. Felâketin boyutlarını henüz bilmediğimden şehrimizdeki yakınlarıma ulaşmaya çalışıyordum. O sırada Mustafa Gün kardeşim aradı, çoğu kişiye ulaştığını ve ulaşabildiklerinin iyi olduklarını ancak Can Terler kardeşimden haber alınamadığını söyledi. Bunun üzerine, Cengiz Soy kardeşim, sağlıklı bir haber alabilmek için doğruca Can kardeşimin oturduğu binâya gider. Cengiz kardeşim hemen sonra binânın yıkıldığını ve kardeşlerimizin göçük altında kaldığı haberini bize ulaştırdı. Bu acı haberle birlikte mânen bir deprem daha yaşadık. Sonrasında ise Allah’a tevekkül ederek korku ve ümit dolu bekleyişimiz başladı. Sendikadan arkadaşlarımız enkaz başına gittikleri andan itibaren oradaki yetkililere ellerinden geldiği kadar yardım etmeye çalıştılar.

Can Terler kardeşimle yaklaşık on yıl önce tanışmıştık. Kıymetli eşi Tuğba Hanım da kendisi gibi öğretmendi. O zamanlar Karaisalı’da görev yapıyorlardı. Tuğba Hanım “norm ihtiyaç fazlası” olmuştu ve kendisinin başka bir yere görevlendirilme durumu hasıl olmuştu. Çocukları da küçük olduğundan bu durumun bir çözümü var mıdır diye Can kardeşim bana ulaşmıştı. Kendisiyle bu vesile ile tanışmıştık. Ben de kendisine konuyla bizzat ilgileneceğimi söyleyerek eklemiş ve “şimdi ellerinle sevgili eşine bir çay demleyip ikram et ve karşılıklı oturup içerek benden gelecek haberi bekleyin” diyerek bir latîfe yapmıştım. Aradan birkaç gün geçtikten ve konuyla ilgili araştırma yapmamdan sonra kendisi beni bir daha aradı ve ben de kendisine “şimdi de hanımına güzel bir yemek yapabilirsin” diyerek latîfemi sürdürdüm. Bu tatlı konuşmalarımızın neticesi olarak da kendisini telefonuma “Karaisalı-Yemek Yapan Öğretmen” diye kaydetmiştim... Akabinde gelişen dostluğumuza ve iki yıl önce Adana’nın Çukurova ilçesine bağlı Akşemsettin Ortaokulu’na; -deyim yerindeyse burnumuzun dibine- gelmesine rağmen telefonumda öylece kayıtlı kalmaya devam etti.

Can Hocam türlü fedakârlıklarla proje üretme ve uygulama peşinde koşan bir öğretmendi. Karaisalı’daki görevi süresince her gelen kaymakamla birlikte son derece verimli türlü çalışmalara imza atmıştı. Bunun için hem maddî hem de mânevî her şeyini seferber etmekten geri durmayan bir kişiydi. Bir önceki vali yardımcımız Murat Süzen Bey zamanında Adana ilinden sadece iki öğretmen İstanbul Teknofest’e öğrenci götürebilmişti. Onlardan birisi de elbette Can Terler’di. Vali yardımcımız bunu öğrendiğinde kendisini ve öğrencilerini tebrik etmek üzere Karaisalı Atatürk Ortaokulu’na doğru yola çıkmıştı. Yolda aracı bozulmasına rağmen başka bir araç isteyerek Adana’ya dönmek yerine ziyaretini gerçekleştirmiş ve kendisi ile birlikte öğrencilerini de tebrik etmişti. İşte Can kardeşim, ne pahasına olursa olsun aksiliklere rağmen ziyaret edilesi ve tebrik edilesi bir öğretmendi.

İki yıl kadar önce kızını Hümeyra Ökten İmam-Hatip Lisesi’ne kaydettirince kendisi de ailesiyle birlikte olmak için tayin isteyip Adana’ya gelmişti. Biz de kendisine Eğitim-Bir-Sen çatısı altında yürütülecek “En-Etkin-Sen” projesi kapsamında bir eğitim sorumluluğu verdik. Bu proje kapsamında kendisi ve ekibimiz otuzun üzerinde toplantı yaparak üyelerimize ve iş yeri temsilcilerimize nitelikli ve verimli eğitim vermişlerdi. Bu süre içinde kendisini de yakından tanıma imkânı bulmuştuk. Bunun üzerine 15 Ekim 2022 yılında yapılan Eğitim Bir-Sen Adana Şubesi 7. Olağan Genel Kurulu’nda dîvan üyesi olarak teşkilatımızın içinde resmî görev aldı. Hemen sonrasında ise kendisinin Karaisalı’da başarıyla gerçekleştirdiği projelerden haberdar olan İl Millî Eğitim Müdürlüğü, onun Ar-Ge çalışmalarında görev almasını sağladı.

Can kardeşimden ve ailesinden güzel bir haber alma umuduyla kaygı dolu saatler ve günler geçirdik. 8 Şubat Çarşamba günü dîvan üyelerimizle olan grubumuzda kendisinin ve ailesinin enkazdan sağ salim çıkabilmesi için duâ istedim: “Değerli dîvan kurulumuz. Bu gece sizden duâ istiyorum. Can Terler kardeşimiz, eşi ve iki çocuğuyla birlikte hâlâ depremde yıkılan evlerinin enkazı altında beklemekteler. An itibariyle son durum bu. Rabbim sağlıklı bir şekilde, yine her zamanki o güler yüzüyle enkazdan çıkabilmesini, hepimizin yüzünü güldürmesini ve sevinç gözyaşları dökmemizi nasip etsin.”

Bu mesajın ertesinde, perşembe günü, saat 15.00 sularında maalesef acı haberi aldık. Can Terler kardeşimiz, eşi Tuğba Hanım, kızları Naşide Sena ve Betül’ün cansız bedenlerine ulaşıldığını öğrendik. Cenazelerinin saat 17.00’de defnedileceğini öğrenince mezarlığa gittik. Ancak cenazeler bir türlü gelemiyordu. Savcılıkla ilgili ve başka sıkıntılar sebebiyle naaşları gecikmişti. Ben ise hayretle, saatlerce orada bekleyen kalabalığa baktım. İçlerinde kendisinin ve eşinin uzun yıllar görev yaptığı Karaisalı’dan öğrenciler, velileri ve dostları da vardı. O kadar zaman içinde kimlerde nasıl bir iz bıraktılarsa o soğukta, ayazda, karanlıkta son görevlerini yerine getirmeyi ve helalleşmeyi beklediler. Defin işlemi saat 20.00 civarında gerçekleşti ve biz bu güzel aileyi ebedî istirahat mekânlarına uğurladık.

Rabbim bu güzel kardeşimize, sevgili ailesine ve bu felâkette vefât eden tüm kardeşlerimize rahmet eylesin. Mekânlarını cennet eylesin. Milletimize güç, kuvvet ve sabır ihsan eylesin. Bundan sonraki süreçte de biz inanıyoruz ki Can kardeşimizin ektiği tohumlar yeşerecek ve yeşerenlerin de gürleştiğini göreceğiz. Bu vesile ile de gelecekte başka Can’lar yeşerecektir.

Şâir Yahya Kemal’in dediği gibi ‘Bir tel kopar âhenk ebediyen kesilir.’ Son günlerde yaşadığımız elim olaylar sebebiyle bu dizenin hakikatini bir kez daha idrak ettik. Fakat yine de Kemal Sayar’a kulak verip 'Kaybettiklerimiz için duyduğumuz kederi, yaşayanlar için hürmet ve nezakete çevirmeyi öğrenmeliyiz.’ diyor, hepinizi Allah’a emânet ediyorum.

Tüm Yazılar
1 YETKİDE 10. GURUR YILIMIZA DOĞRU
2 İLKSAN SEÇİMLERİ ÜZERİNE
3 Yüzyılın Acısı
4 Can Terler Anısına
5 Kitaplar, Fikirler ve Yolcular
6 Algıdan Olguya, Yalandan Gerçeğe
7 Okullarımız BELEDİYE MODELİ ile Nefes Aldı
8 Uzman ve Başöğretmenlik Tartışmaları Üzerine
9 GEÇ GELEN ADALET, ADALET DEĞİLDİR
10 SABİT GELİRLİLERİ ENFLASYONA EZDİRMEMEK İÇİN ÇÖZÜM EŞEL MOBİL SİSTEMİDİR