Şehit Malcolm X'in çok sevdiğim bir sözü vardır: "Eğer dikkat etmezseniz medya, mazlumlardan nefret etmenize ve zâlimleri sevmenize sebep olur."

Atalarımızın deyimiyle, at izinin it izine karıştığı böyle bir zaman diliminde yaşananlar, bana bu sözü bir kez daha hatırlattı.

Son zamanlarda yaşananlara dikkat ederseniz, birilerinin yine algılarla oynamaya ve söyledikleri yalanlarla eğitim câmiâsı başta olmak üzere kamu çalışanlarını manipüle etmeye çalıştıklarını görebilirsiniz. 

Görünürdeki hedefleri Genel Başkanımız Ali Yalçın olsa da biz biliyoruz ki perde arkasında asıl hedef, sendikamız ve konfederasyonumuzdur. Dolayısıyla hedef benim, sizsiniz. Yani aslında asıl hedef bu kutlu dâvâya gönül veren dâvâ adamlarıdır.

Üstad Necip Fazıl, ‘surda bir gedik açmak’tan bahsediyor. Açılan gedik mukaddes bir amaç uğruna açılırsa elbette bir anlamı olur ama bunlar, mukaddes bir dâvânın surlarında gedik açma peşindedirler.

Bunlar, kurtla bir olup kuzuyu yedikten sonra çobanla birlikte ağlaşan tiplerdir. Sözlerine îtibar etmeye bile değmeyen insanlardır. Şu belli oldu ki; önümüzdeki seçimlere kadar bu müfteriler karakterlerinin gereğini yerine getirmeye, yalana, birliğimizi bozmak adına her türlü dalavereye devam edeceklerdir. Peki bunlar karşısında biz ne yapacağız? Siz ne yapacaksınız?

Bugün Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen'in kazanımlarına baktığımız zaman mesele aslında daha iyi anlaşılmaktadır. Onlara asıl sıkıntıyı yaşatan şey, kendilerinin hayal dahi edemeyeceği şeyleri gerçekleştirmiş olmamızdır. Bu yüzden de her fırsatta bize saldırmaktadırlar.

3600 Ek Gösterge’nin hayata geçirilmesi, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun çıkarılması, Uzman ve Başöğretmenlik konusu, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya alınma hususu, adına 'Belediye Modeli' dediğimiz okullara bütçe ayırılması gibi ilk elden sayabileceğimiz dile kolay gelen ancak pahada ağır olan bu kazanımlar bize saldırmaları için yeterli bir nedendir.

Kıymetli kardeşlerim, bizler bugün vefât yıldönümü olan merhum Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan'ın çizdiği sendikacılık ilkeleri doğrultusunda hareket eden adanmış dâvâ adamlarıyız. Her birimizin yükü ağır ama bu uzun yolda durup dinlenmeden bu ağır yükü taşımak zorundayız. Elbette bu yolda dökülenler de olacaktır. Ancak biz, birlik ve beraberlik içinde, el ele, gönül gönüle, her geçen gün bir öncekinden daha fazla birbirimize kenetlenerek hak bildiğimiz yolda doğruları ifade etmekten ve bizlere gönül vermiş insanlar için çabalamaktan bir adım bile geri durmayacağız. Bir olacağız, diri ve birlik içinde olacağız. Hep birlikte bu algıları ters yüz edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki; gerçek, yalanı (algıyı) her zaman yener.

Genel Başkanımız Ali Yalçın’ın da ifade ettiği gibi: “Toplumlar parasızlıktan değil ahlâksızlıktan çökerler.”

İş imkânlarının, maaş ve ücretlerin artması kolay olandır, asıl zor olan, azalan ahlâkın artmasıdır. Ahlâkta dibe vurmamak ve sınıfta kalmamak lâzımdır.

Sosyal medya manipülatörleri, îtibar suikastçileri şunu çok iyi bilmelidirler ki; bizim söylemlerimiz de duruşumuz da nettir!

Kimi açık aramaya, kimi açık kollamaya, kimi açığa düşürmeye devam edecek. Bırakalım onları, biz kendimize dönelim. Kendimize güvenelim yeter. Gerisini boş verelim. Güçlü bir teşkilat olarak aldığımızı sahaya aktarmaya odaklanalım. Tüm teşkilatımıza inanıyor, güveniyorum.

Allah bu yolda ayağımızı sabit kılsın. Biz doğru olursak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da eğrinin belâsını bulacağını biliyoruz.

Niyet hayr, akıbet hayr olsun inşallah.

Allah'a emânet olun.