Başta depremi yaşayan 10 ilimiz olmak üzere ülke olarak oldukça zorlu bir süreçten geçiyoruz.
Kurtarma çalışmalarının devam ettiği deprem bölgelerinde havanın soğukluğu insanları en çok zorlayan şey oldu. Gün geçtikçe artan hırsızlık ve yağmalama hadiselerine biz hayretle nazar ederken güvenlik güçlerimiz sahada hiç durmadan asayişi sağlamaya çalışmakta. Milletimizin Türkiye'nin dört bir yanından bölgeye gönderdiği yardımlar ulaşmaya devam ediyor ve biz elimizden geldiğince ulaşabildiğimiz tüm kardeşlerimizin yaralarını sarmaya çalışıyoruz.
Herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor elbet. Lakin bütün bunların yanında sosyal medyada şahit olduğumuz beyhude tartışmalar ise bizi üzüyor. Ben diyorum ki, hep birlikte böylesine ağır bir imtihandan geçerken, mümkünse fiilî dua, değilse kavlî duaya sarılalım. Gereksiz münakaşadan sıyrılıp faydalı amele tutunalım. Yeri geldiğinde hakkımızı hukuki yollardan elbette arayalım lâkin boş kelamlardan kaçınmaya, "Dilini tutan kurtuldu." diyen Sevgili Peygamberimiz'in (sav) izinden gitmeye çok ihtiyacımız var.
Acımızı yaşayacağız. Ağlayan dostlarımıza mümkünse sarılacak, değilse telefonda konuşurken onlarla birlikte gözyaşı dökeceğiz. Yardım kuruluşlarına yardımlar yağdıracak, yolda kalmışa evimizi açıp bir tas sıcak çorba ikram edeceğiz. Deprem bölgesindeki eşe dosta sürekli hâl hatır soracak, uzaktan da olsa maddi-manevi yardım elimizi uzatacağız. Allah'ım sen kurtar diyerek, enkaz altındaki her bir canımız için Yunus aleyhisselam'ın duasını zikredeceğiz.
Elimizden geleni sessizce yapacak ve mümkün mertebe susacağız. Çünkü susmazsak içimize dönemeyiz. Susmazsak hakikati göremeyiz. Susmazsak hem lafzî hem kevnî ayetleriyle her daim bizimle konuşan Rabbimizin sesini duyamayız. Belki de bu felaketin kulakları sağır eden gürültüsüne bu yüzden muhatap kılındık. Sükût etmemiz gerekirken şikayet ettiğimiz çoğu şeyin ne kadar önemsiz olduğunu böylece anladık. Fâni olduğumuzu öylesine unutmuş, her şeyi öyle sahiplenmiştik ki, aslında hiçbir şeyin sahibi olmadığımız gerçeği ile çok sert bir şekilde yüzleştik.
"Meğer Allah bizi nimetlere boğmuş da biz farkedememişiz." dedi güzel dostum. Bir başka arkadaşım, bir yardım kuruluşu için "Şimdiye kadar oraya yaptığım yardımlar deprem sabahı dışarıda kalan aileme yapılan bir ikrama dönüştü. İnsan başkasına yardım ettiğini sanıyor, aslında kendimize yardım ediyormuşuz." dedi.
Burası dünya. Her an tersine dönebilen. Her an alt-üst olabilen. Gidici olduğumuz. Yalnızca geçmekte olduğumuz. Her şeyin, herkesin bize yalnızca emanet olarak verildiği geçici bir konaklama yeri. Bir kez daha hatırladık tüm bunları. Evet insanız, unutuyoruz ama bir daha böyle hatırlamak zorunda kalmamaktır temennimiz.
Rabbimiz yanına aldığı kullarını cennetin en güzel köşelerine yerleştirsin. Geride kalanların imtihanını kolaylaştırsın. Bizlere maddi-manevi güç kuvvet versin ki kardeşlerimizi daima kucaklayabilelim.
Bir dua ile bitirelim.
"Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır.” (Kehf Suresi, 10. Ayet)
Âmin.
Her daim faydalı işlerde bir ve beraber olmak dileğiyle. Rabbim kardeşliğimizi daim eylesin, yar ve yardımcımız olsun inşaallah.
Yüzyılın Acısı
Tatilde de Ara Vermeden Sizler İçin Çalışıyoruz
Hep Birlikte Yeniden
Prof. Dr. Aykut Gül Hoca'dan Üniversite Öğrencilerine Altın Değerinde Öğütler
Küresel Vicdani Çöküş Ve İnsani Duruş
BİR TEŞEKKÜRÜNÜZÜ ALIRIZ
Kalp Fenerini Söndürmeyenlere Selam Olsun
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ