Adana 1 Şubesi

‘Geçmişi ve Gerçekleriyle İLKSAN’ raporumuzu açıkladık

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, POLSAN üyeleri için 350 bin-500 bin TL gibi ikramiye rakamlarının hedeflendiği bir süreçte, İLKSAN’ın mevcut durumunun kader olmaktan çıkarılması gerektiğini ifade ederek, “Üyeliğin ihtiyari hâle getirilmesi süreci Anayasa Mahkemesi’nin ‘kanunla getirilen zorunlu sandık üyeliğinin Anayasa’ya aykırı olmadığı’na dair kararıyla son bulmuştur. İLKSAN’ın mevcut durumdan kurtulmasının yolu, üyelerinin inisiyatif almasından geçmektedir” dedi.

Genel Başkan Ali Yalçın, Memur-Sen Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında, “Geçmişi ve Gerçekleriyle İLKSAN” başlıklı raporu açıkladı. Yalçın, raporu hazırlama amaçlarının, sorunları Gordion’un düğümüne dönen, yetki ve sorumluluk sahiplerinin adeta kaderine terk ettiği ve ölü resmiyetine bürünmüş İLKSAN’ın dünden bugüne karşı karşıya kaldığı mali, hukuki ve yönetsel tüm sorunlarını derinlemesine ve bilgiye dayalı somut verilerle tespit etmek, Sandığın içine düştüğü çıkmazdan kurtulması için öneriler geliştirerek eğitim çalışanlarına ekonomik fayda sağlayacak yepyeni bir kurumun inşasına vesile olmak olduğunu söyledi.

Sandığın son 10 yıllık faaliyet raporları üzerinden mali tabloların incelendiğini, Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) ve Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) fonlarının verileriyle İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı’nın (İLKSAN) kamuoyuyla paylaştığı sınırlı verilerin karşılaştırılarak analizler yapıldığını, ortaya çıkan sonuçlardan bütünsel bir bakış açısı geliştirmeye çalışıldığını belirten Yalçın, dünyada ve Türkiye’de sosyal güvenlik, Sandığın kuruluşu, amaçları, kayyum yönetiminden yeniden yapılanmaya uzanan serüveni, mali gücünün ne durumda olduğu ve nereye doğru yol aldığı gibi hususların yanı sıra, Sandığın yönetiminde rol alan aktörlerin sorumluluklarının da raporda ele alındığını dile getirdi.
 


İLKSAN’daki mevcut statükoyu ve yönetim tarzını kabul etmiyoruz

İLKSAN’ın, 13 Ocak 1943 tarihinde ve Türkiye’de henüz merkezî bir sosyal güvenlik kurumunun olmadığı bir zaman diliminde, ilkokul öğretmenlerinin konut, sağlık, doğum, ölüm ve emeklilik gibi problemlerini çözmek maksadıyla 4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler için Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimai Yardım Sandığı ile Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun’la kurulduğuna dikkat çeken Yalçın, “78 yaşındaki Sandık, 285 bin 830 üyesinin maaşından her ay emekli keseneğine esas olan matrahın yüzde 2’si oranında aidat toplamaktadır. İLKSAN, ne kamu ne de özel sektör kuruluşudur, nevi şahsına münhasır bir müessese olarak varlığını 78 yıldan bu yana sürdürmektedir. Sandık, iş hayatının, ekonomi dünyasının, tamamlayıcı mesleki emeklilik sisteminin gereklerini yerine getirememektedir. Bürokratik ataletten bir türlü kurtulamayan, özel sektör kuruluşu gibi bağımsız iş görme becerisi de sergileyemeyen İLKSAN, kimlik bunalımı yaşamaktadır. Sandık, KİT’lerin tasfiye edilmeden önceki verimsizlik, piyasa gerçekliğinden kopmuşluk ve yoğun siyasallaşma tuzağının tam içine düşmüş, ülkemizin birtakım kronik ve bürokratik hastalıkları da bünyesine sirayet etmiştir. Eğitim-Bir-Sen olarak bizim gördüğümüz; İLKSAN’ın bugüne kadar sosyal, iktisadi ve siyasi alanda sergilediği performans, iş yapış şekli, üyelerine yaptığı ve yapamadığı hizmetlerle kurumsal itibarını göz önünde bulundurduğumuzda, Sandığın ilham veren bir başarı hikâyesinin olmadığıdır. İLKSAN’da tespit ettiğimiz temel sorunlar ve Sandığın başarısızlık sebepleri kısaca şunlardır: Eskimiş sistem ve zihniyet, Sandığın liyakatli ellerde olmaması, üretim ekonomisi yerine basit faizciliğin tercih edilmesi, saydamlık yerine gizliliğin esas alınarak denetimden kaçılması. 2019 yılı verilerine göre İLKSAN’ın toplamda 1,9 milyar TL varlığı bulunmaktadır. Bunun 1,3 milyarı ikraz alacaklarında, 517 milyonu banka hesaplarında ve 121 milyonu da bina, arsa ve diğer varlık kalemlerinde bulunmaktadır. Sandığın elde ettiği tüm gelirlerin yüzde 98,5’i faizden oluşmaktadır. Sendika olarak itirazımız; üretimden, yatırımdan kaçan, ülkemiz için neredeyse sıfır istihdam yaratan, millî gelire herhangi bir katkıda bulunmayan, katma değer oluşturmayan, faiz kısır döngüsü ile zincirlenmiş olan Sandığın mevcut tasarımına, işletme sistemine ve yönetim tarzınadır” şeklinde konuştu.



 

Sandığın başarısızlığının faturası doğrudan üyelere çıkmaktadır

Zayıf ve güçsüz mali varlığı, yanlış varsayımlarla yanlış işler yapmaktaki ısrarı yüzünden İLKSAN’ın en başta öğretmenlik mesleğinin imajına zarar verdiğini kaydeden Yalçın, şöyle devam etti: “Başına gelen felaket ve başarısızlığından ders çıkarmayan, üretime dönük yatırım yapmaktan korkan, daha kötünün şerrinden uzak kalmayı mutluluk sayan, yokuş çıkmak yerine düzlüğü ve inişi tercih eden, süregelen girdaptan kurtulmak için yenilikçi ve kreatif hiçbir hamlede bulunmayan, çare arama hususunda çaba göstermeyen bir kurum kültürü ile karşı karşıya olduğumuzun bilincindeyiz. İLKSAN’daki faiz esaslı işletmeciliğin işleyişini özetlemek gerekirse; üyelerden para toplanmakta ardından toplanan bu para ile üyelere bankaların faiz oranlarında ikraz diğer adıyla ihtiyaç kredisi dağıtılmakta, buradan ve diğer banka mevduat hesaplarından gelen faiz geliri ile de emekli olan üyelere emekli yardımı yapılmaktadır. 2020 Eylül ayı verilerine göre 28 yıl boyunca İLKSAN’a aidat ödeyen bir öğretmenin alacağı emekli yardımının toplam tutarı sadece ve sadece 40 bin TL’dir. İLKSAN’ın herhangi bir üretim tesisi veya fabrikası yoktur. TÜFE oranlarının altında emeklilik yardımı yapmaktadır. 300 bine yaklaşan üye sayısı ve toplamda 1,9 milyar liralık varlığıyla İLKSAN, birkaç basit bankacılık işlemi yapan küçük bir işletme görünümündedir. Eğitim-Bir-Sen olarak, Sandığın gücünü üretimden almasını, ülkemiz için iktisadi ve sosyal katma değer yaratmasını ve emekli olan öğretmenlerimize hatırı sayılır miktarda emekli yardımı yapabilecek bir güce kavuşturulmasını istiyoruz. OYAK ve POLSAN gibi tamamlayıcı mesleki emeklilik kurumu fonksiyonu gören İLKSAN, çok uzun süredir düşük ve verimsiz ekonomik performans sergilemektedir. Öğretmenler arasındaki sosyal ve ekonomik birliğin simgesi olması gereken Sandığın başarısızlığının faturası doğrudan üyelere çıkmaktadır. Dolaylı olarak da öğretmenlik mesleğinin itibarına, öğretmenler arasındaki birlik ve dayanışma ruhuna zarar vermektedir. Sandığın 2012, 2015, 2016, 2017, 2018 ve 2019 yıllarında bankaların mevduat sahiplerine verdiği yıllık ortalama nema oranlarının altında gelir elde ettiği, bu hâliyle zayıf, durgun ve zarar eden bir işletme görünümü sergilediği anlaşılmaktadır.”



 

Üyelerimiz adına her türlü hukuki süreci işlettik

Sandık üyelerinin talebi üzerine zorunlu üyeliğin kaldırılması yönünde zorlu bir hukuki süreç yürüttüklerini söyleyen Yalçın, 2012 yılında Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararıyla 1.6.2012 tarihinden itibaren atananlar yönünden İLKSAN üyeliğinin isteğe bağlı hâle getirildiğini, aynı hükmün 2. Dönem Toplu Sözleşme hükmü olarak yer aldığını, İLKSAN tarafından bu hükmün dava konusu edilmediğini, 3. Dönem Toplu Sözleşme hükmüyle 2015 yılından itibaren, mevcut üyeler dâhil İLKSAN üyeliğinin isteğe bağlı hâle getirildiğini ifade etti.

Söz konusu hükmün 4. Dönem Toplu Sözleşme hükmünde de, 5. Dönem Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararında da aynen yer aldığını dile getiren Yalçın, “İLKSAN, ilgili hükümleri dava ederek iptalini talep etmiştir. Danıştay daireleri tarafından bahse konu hükümler yönünden yürütmenin durdurulması kararları verilmiştir. Bu nedenle, isteğe bağlı üyeliğe dair Toplu Sözleşme Hükmü uygulanamamaktadır. İLKSAN üyesi, sendikamız üyesi bir personel üzerinden, 2016 yılında açtığımız zorunlu İLKSAN üyeliğinden ayrılma istemli dava üzerinden, zorunlu üyelik sendikamızca Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştır. Ancak Anayasa Mahkemesi, vermiş olduğu kararda, kanunla getirilen zorunlu sandık üyeliğinin Anayasa’ya aykırı olmadığına hükmetmiştir. Özetle, zorunlu üyeliğin kaldırılması noktasındaki hukukî girişimler istenilen sonucu vermediği gibi, ilgili yargı kararları İLKSAN’ın devletin garantör bir kurumu olduğunu tescillemiştir. Üyeliğin zorunlu, kurumunda, tabiri caizse, devlet tarafından sigortalı olduğu mevcut durumda, bu kurumdan sorumlu kişi ve kurumların bundan sonraki süreçte, 78 yıllık sorunlu ve atıl vaziyetteki bu kurumun, üyeleri için katma değer üretecek bir kurum olması için gerekli sorumluluğu alması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

Nitelikli bir değişim, yapısal bir dönüşüm gerçekleşmelidir

Ali Yalçın, 1,9 milyar liralık varlığıyla İLKSAN’ın zayıf yanlarından birinin, burayı yöneten aklın en ufak eleştiriye dahi tahammül edememesi, gerçekleri ifade eden farklı fikirlerden yararlanamaması, Sandığı başarısız ve yetersiz bulanlara, kurumun daha iyi olması gerektiğini savunanlara karşı makul olmaması, tarafsızlığını muhafaza etmemesi, üyelerin menfaatini önceleyen olgunluk ve eğitimciye yakışan vakar sergilenmemesi olduğunu vurgulayarak, “İLKSAN, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin yanında tamamlayıcı mesleki emeklilik kurumu olma iddiasını doğrulamak için Sandığı her yıl Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın aktüeryal değerlendirmesine tabi tutmalıdır. Hazırlanan raporları genel kurula sunmalı, kurumun aktüeryal kazanç/kayıp tutarını kamuoyu ile paylaşmalıdır. Yönetim Kurulundan Denetleme Kuruluna Sandığı idare eden tüm yönetim kadrosu ile birlikte Genel Müdürlük personelini de ekonomi, maliye, hukuk, banka ve sigorta alanlarında yüksek bilgiye, tecrübeye, gerekli profesyonelliğe ve görev yetkinliğine sahip kişilerden seçmeye özen göstermeli ve sürdürülebilir bir finansal performans sergilemeyi şiar edinmeli, eski alışkanlıklarından ve modası geçmiş zihniyetinden kurtulmalıdır. Bu amaçla, uluslararası arenada ve Türkiye’de başarısını kanıtlamış aktüerya uzmanlarından faydalanılmalı, sürekli yatırım stratejileri ve politikaları geliştirmeli; yönetim kadrosu liyakat esaslı, organizasyon yapısı da günün şartlarına uygun hâle getirilmeli, kurumsal kimlik oluşturma çabası kesintisiz sürdürülmeli, üyelerden toplanan aidatlar faiz sarmalından kurtarılmalı, menkul kıymet yatırımlarından ziyade yüksek getirili ve istihdam oluşturan diğer yatırım araçlarına yoğunlaşılmalı ve aktüeryal denge ciddiyetle korunmalıdır” diye konuştu.



 

MEB İLKSAN’da sorumluluğun gereğini yerine getirmeli ve zarar ziyana seyirci kalmaktan vazgeçmelidir

İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsü’ne göre İLKSAN Yönetim Kurulu’nun 7 kişiden oluştuğunu, bu üyelerin 4’ünü MEB’in seçtiğini; üç kişiden oluşan denetleme kurulu üyelerinin ikisini MEB’in seçtiğini, Bakanın İLKSAN’ın genel kuruluna gönderdiği toplam 12 isimden (Asil ve yedek üyeler) 6’sının genel kurulda yapılan oylama sonucunda seçildiğini, yönetim ve denetimde çoğunluğun Bakanlığa ait olduğunu ifade eden Yalçın, “Sandık yönetiminde Millî Eğitim Bakanlığı’nın ağırlığı yüzde 60’tır. Bunun anlamı, Bakanlığın rızası ve haberi dışında İLKSAN’da herhangi bir icraat yapmanın teorik olarak mümkün olmadığıdır. Sandığın ana statüsünü yapma, değiştirme ve hükümlerini yürütme yetkisi, ayrıca gerektiğinde Sandığın kurullarını feshederek seçimleri yenileme yetkisi Bakanlığa aittir. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun POLSAN ile ilgili olarak 2019-2021 tarihleri arasında yapmış olduğu olumlu ve güven veren açıklamalarının Millî Eğitim Bakanlığı tarafından ciddiyetle dinlenmesi ve örnek alınması gerektiğini düşünüyoruz. Süleyman Soylu’nun açıklamaları şöyledir: ‘Bugün mesleğe giren polisler, bugünün parasıyla sadece polis sandığından 350 bin lira emekli ikramiyesi alacaklar. Amacımız, polis sandığını iyi yöneterek, bunu minimum 500 bin liraya çıkartmaktır. 4 yıldır sandığımızın yönetiminde, arkadaşlarımızın gayretiyle kârlılık, verimlilik, iyi portföy yönetimi ortaya koyarak öz varlığımızı iki katından fazlaya çıkardık. Türkiye’de portföy yönetimi konusunda polis sandığı örnek bir yönetim tarzı ortaya koydu. (...) Hedefimiz, sadece üye sayısını artırmak değil, bir arada olmak, bir arada olmanın verdiği güven duygusundan güç almaktır. (...) POLSAN’da tüm şirketler, ilk kez 2020 yılında kâr ettiler. 2020 yılında POLSAN toplam 305 milyon lira kâr etti. POLSAN’ın değeri 2 yılda yüzde 52 varlık artışıyla 2,1 milyar TL’ye ulaştı…’ Eğitim-Bir-Sen olarak, POLSAN’da yaşanan güzel gelişmelerin İLKSAN’da da yaşanabileceğine inanıyoruz. Bunun için Millî Eğitim Bakanlığı, İLKSAN meselesinde seyirci kalmaktan vazgeçmeli ve sorumluluğunun gereğini yerine getirmelidir. Çünkü İLKSAN, günden güne kan kaybetmektedir. İLKSAN’ın zarardan kurtulması, kâra geçmesi, itibarının iade edilmesi iyi yönetimle mümkündür. İLKSAN, ekonomi kurallarına ve piyasa gerçeklerine göre yönetilmesi hâlinde içine düştüğü çıkmazdan kurtulabilecektir. Sandık, kendini sürekli tekrarlayan, idareimaslahatı yönetim felsefesi olarak belleyen, zamanın ruhuna uyum sağlayamayan ve yapısal değişimin gereğini yerine getiremeyen bir kurum hüviyetine bürünmüştür” değerlendirmesinde bulundu.

İLKSAN’ın mevcut durumdan kurtulmasının yolu, üyelerinin inisiyatif almasından geçmektedir

“Sandığın amacının ne olduğu, hangi hedefe doğru yol aldığı belirsizdir. Yapılan harcamaların yerindeliği ve ekonomikliğini sorgulayacak bir merci bulunmamaktadır” diyen Yalçın, sözlerini şöyle tamamladı: “Sandığın 78 yıllık tarihinde başarılı olmuş, kârlı tek bir iktisadi girişimi, sanayi tesisi, fabrikası, işletmesi veya markası yoktur. İLKSAN, üyelerinin maaşından her ay yaptığı kesintinin hakkını vermeli, toplam 1,9 milyar TL’yi bulan varlığını doğru, yerinde ve en kârlı üretim araçlarında değerlendirerek üyelerine birikimlerinin karşılığını sunmalıdır. Sandık, ısrarla ve yan gelip yatarak kurumun mal varlığının üçte ikisini oluşturan 1,3 milyar TL ile ikraz adı altında basit bankacılık ile bayağı faizcilik yapmaktan vazgeçmelidir. Aksi takdirde, BES fonlarının bile altına düşmüş getiri oranı ve sürdürülebilir finansal performans sergileyemeyen bir Sandığın geleceğini konuşmak anlamlı olmayacaktır. Onlarca yıl maaşlarından zorunlu kesinti yapılan İLKSAN üyeleri, 78 yıllık kuruluşun topu topu 40 bin TL ikramiye vermesini kabul etmemektedir. POLSAN üyeleri için 350 bin-500 bin TL gibi ikramiye rakamlarının hedeflendiği bir süreçte, İLKSAN’ın mevcut durumu kader olmaktan çıkarılmalıdır. Üyeliğin ihtiyari hâle getirilmesi süreci, Anayasa Mahkemesi’nin ‘kanunla getirilen zorunlu sandık üyeliğinin Anayasa’ya aykırı olmadığı’na dair kararıyla son bulmuştur. İLKSAN’ın mevcut durumdan kurtulmasının yolu, üyelerinin inisiyatif almasından geçmektedir.”