Adana 1 Şubesi
3452 | | | 27-01-2021
DÂVÂ ARKADAŞIM, KARDEŞİM, HIDIR ÜNVERDİ HATIRASINA MUHABBETLE...
Mehmet SEZER

Bir mübârek cuma günü Rahmân’ın rahmetine uğurladığımız Hıdır Ünverdi kardeşimle dostluğumuz 2005 yılında Kazime Özler İlköğretim Okulu’na müdür olarak atanmamla başlamıştı. 

İnsan ilişkilerinde ilk intiba çok önemlidir derler ya hani kendisi daha ilk karşılaşmamızda tebessümü, saygısı ve karşısındakilere yaklaşımıyla ilk görüşmemizde bende çok olumlu bir izlenim bırakmıştı. O dönemde kendisi, müdür olarak atandığım okulda müdür yardımcılığı yapmaktaydı.

Bazı insanları seversiniz ve onlarla ilgili düşünceleriniz zaman içerisinde değişiklik göstermez ancak Hıdır kardeşim bu konuda başkalarından birkaç adım öndeydi. Birçok kişinin aksine tanıdıkça kendisini daha da çok seveceğiniz kıymetli bir kardeşimizdi.

Birlikte olduğumuz süre içinde ister görev anında olsun ister günlük hayatında, hiçbir zaman bir işi yapmaktan yüksündüğüne, zorsunduğuna, işten kaçtığına, işine hile karıştırdığına şâhit olmadım. Üstâd’ın deyimiyle; "Kim var?" denildiğinde, sağına soluna bakmadan "Ben varım!" diyebilen bir yiğitti Hıdır Ünverdi kardeşimiz.

Kendisine bir görev verdiğiniz zaman, o görevin tamamlanması için canını dişine takar ve mutlaka bitirirdi. Mesela bir gün Abdioğlu Belediyesi’nin okulumuzla ilgili çözmesi gereken fakat bir türlü çözülemeyen bir meseleyi halletmemiz gerekiyordu ancak ne yaparsak yapalım konuyu nihâyete erdiremiyorduk. Sonunda kendisine; "Kardeşim! Gerekirse belediyenin önüne çadır kuracağız ve bu işi bugün halledeceğiz" dedim. "Tamam, Müdürüm!" dedi ve gerçekten o gün o işi bitirdi.

Yine o günlerden unutmadığım bir hatıra kendisinin benim nazarımdaki yerini daha iyi ifâde edecektir. Bir cumartesi günü yine okulun işleri için merkezden 40 kilometre öteye çalışmaya gitmiştik ki o sırada eşinin doğum için hastaneye kaldırıldığı haberini alınca heyecan içinde geri dönmüştük. Kendisi ve ailesi için bu kadar hayâtî bir durumda bile görevini aksatmayıp, beni yalnız bırakmamış ve yanımda olmuştu.  

Vazgeçmeyi, pes etmeyi asla sevmezdi Hıdır Ünverdi. O sebepten de aynı zamanda iyi bir sendikacıydı. Sendikacılık zor bir iştir. Her şeyden önce de dik duruş gerektirir ki bu, Hıdır kardeşimde fazlasıyla vardı.

2007 yılından Adana İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı olarak atandığı 2018 yılına kadar kendisiyle Eğitim-Bir-Sen'imizde birlikte omuz omuza  mücâdele ettik.

Bu sırada kardeşimiz, Sabancı Ailesi İmam Hatip Ortaokulu kurucu müdürlüğü, Mareşal Çakmak İlköğretim Okulu Müdür Yardımcılığı görevlerini başarıyla yerine getirdikten sonra İmamoğlu sınırındaki Yağızlar İlköğretim Okulu’na müdür olarak atanmıştı. O dönemde puanı bu okula yetmişti ve bu okul, Adana merkeze yaklaşık 60 kilometre mesafedeydi. Yaklaşık bir yıl boyunca hem Şube Başkan Yardımcılığı yaptı hem de bu okula bin bir güçlükle gidip geldi ama bu yoğunluğa rağmen bir gün bile "Of!" dediğini duymadık. Sonra dilediğinde dilediğine tüm kapıları teker teker açan Rabbimiz, Hıdır kardeşime norm kadro fazlası olarak Adana’nın tam merkezinde yer alan ve herkesin gitmek için can attığı Cebesoy İlkokulu'nun müdürlüğünü nasip etti. 

Fakat burada kardeşimizi bir 'felâket’ bekliyordu. Dönemin İl Milli Eğitim Müdürü Adanalıların da bildiği ismiyle 'Felâket Müdür', Hıdır kardeşime mobbing uygulamaya başlamıştı. Hıdır gibi beyefendi, işini doğru ve dürüst bir şekilde yapan bir insana uyguladığı baskı ile onun kalp krizi geçirmesine neden olmuştu. Bunun üzerine kardeşimiz ancak Seyhan Cumhuriyet İlkokulu’na geçince biraz huzur bulabilmişti.

Bir taraftan işi, bir taraftan ailesiyle yakından ilgilenirken sendika ile ilgili görevlerini de hiç aksatmıyordu. Önce işyeri temsilciliği, sonra Denetleme Kurulu Üyeliği, ardından Yüreğir İlçe Başkanlığı sonrasında da 2010 sendika seçimlerinde Teşkilattan Sorumlu Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulunmuştu. 2014 seçimleri ile birlikte Mevzuat ve Toplu Sözleşmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev yapmış ve bu dönemde Milli Eğitim Müdürlüğü’nde sendikamızı temsîlen İl Disiplin Kurulu Üyesi olmuştu.

Her zaman olduğu gibi bu görevleri sırasında da insanlara yaklaşımı, beyefendiliği ve dürüstlüğü ön plandaydı ama bu aşamada bir özelliği daha da çok öne çıkmıştı; taviz vermeyen dik duruşu…

Birilerinin entrika girişimlerine karşı hep onurlu bir duruş sergilemiş ve onlara karşı hakkıyla mücâdele etmişti. Dedikodulara kulak asmamış ve doğru bildiğini yapmıştı. Genç yaşına rağmen birçok insana vefânın, dayanışmanın, adam gibi duruşun ne olduğunu göstermişti.

İşte bu güzel kardeşimle 2018 yılında gerçekleştirdiğimiz seçimler öncesinde kendisinin bürokrat olarak görev yapmak istemesinden dolayı ayrı kalmıştık. Fakat aslında ayrı kalan yalnızca bedenlerimizdi, gönüllerimiz ise hep yan yanaydı. 

Biz bu süreçte onun güvenini, sıcaklığını, kardeşliğini, muhabbetini, desteğini her dâim yanımızda hissettik. 

Bir gün yine sendikamızda arkadaşlarımızla konuşurken o sırada birisi Hıdır kardeşimin rahatsız olduğunu söyledi. Bunun üzerine hemen kendisini aradım. Telefon görüşmemizde iyi olduğunu ve Covid-19 testinin negatif çıktığını söyleyince biraz rahatlamıştım ancak sonraki gün hastaneye yatırıldığını öğrendim.

Bu süreçte eşiyle, doktorlarla, hastane yönetimiyle ve İl Sağlık Müdürümüz Dr. Halil Nacar ile sürekli iletişim halindeydik. Kendisiyle ilgilenen doktorları zaman zaman eşinin yaptığı yemekler sayesinde yoğun bakımdan daha hızlı bir şekilde çıkacağını söyleyerek şaka dahi yapmaya başlamışlardı. Biz de hasretle artık taburcu olmasını bekliyorduk.

Biz onun taburcu olmasını bekliyorduk, ona sarılabilmenin hesabını yapıyorduk ancak 'Hay' olan Allah’ın bambaşka bir hesabı vardı.

Bir sabah kendisinin vefat haberini aldığımda önce ne yapacağımı bilemedim. Öz kardeşini, evlâdın gibi sevdiğin bir insanı kaybetmek insana nasıl acı verirmiş o zaman anladım. Eşi acı haberi verdiği esnada sözcükler boğazıma düğümlenmişti. 

Biraz kendime geldiğimde ise hemen Adana İl Milli Eğitim Müdürümüz Veysel Durgun’a haber verdim. Kısa bir süre birlikte çalışmış olsalar da haberi alınca Müdür Bey'in de benden farklı durumda olmadığını telefondaki halinden anladım. Kendisi gün boyunca son görevini en iyi şekilde yerine getirmeye çalıştı.

Defin işlemlerinin tamamlanmasının ardından orada biraz daha kaldım ve Hıdır kardeşimin başucunda onunla sohbet ettim. Ona, artık o çok sevdiği Rabb’ine kavuştuğunu söyledim ve şöyle seslendim; "Rabbim seni Peygamber’imize (AS); beni de sana komşu eylesin." İnşallah Rabb’im duamı kabul eder de ebedî dünyada yeniden kardeşimle birlikte oluruz. 

Bu dünyadan, Mehmet Sezer’in yol arkadaşı, dâvâ arkadaşı, kardeşi, evlâdı bir Hıdır Ünverdi geçti. 

Rabbim mekânını cennet eylesin güzel insan. Seni hep tebessümün ve adamlığın ile hatırlayacağız.

Kıymetli eşin ve sevgili çocukların önce Allah’a, sonra bizlere emânet. Gücümüz yettiğince emânetlerimize sahip çıkmaya çalışacağız. 

Selâm ve duâ ile.

Tüm Yazılar
1 YETKİDE 10. GURUR YILIMIZA DOĞRU
2 İLKSAN SEÇİMLERİ ÜZERİNE
3 Yüzyılın Acısı
4 Can Terler Anısına
5 Kitaplar, Fikirler ve Yolcular
6 Algıdan Olguya, Yalandan Gerçeğe
7 Okullarımız BELEDİYE MODELİ ile Nefes Aldı
8 Uzman ve Başöğretmenlik Tartışmaları Üzerine
9 GEÇ GELEN ADALET, ADALET DEĞİLDİR
10 SABİT GELİRLİLERİ ENFLASYONA EZDİRMEMEK İÇİN ÇÖZÜM EŞEL MOBİL SİSTEMİDİR