Adana 1 Şubesi
1557 | | | 30-04-2020
Koronadan İhsan Süreyya Sırma'ya
Mehmet SEZER

Tüm dünyanın korona virüs illetiyle mücadele ettiği ve insanların kalabalıklar içine girmemesinin tavsiye edildiği, sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı bu dönemde belki de en çok işimize yarayan husus kendimize daha çok vakit ayırabilmemiz oldu.

Hızlı akan yaşamın içerisinde bazen bunu yapmak mümkün olmuyordu. Fakat bu dönemde hem kendimizle, hem de ailelerimizle daha fazla baş başa kalma imkânı bulduk. 

Tabii uzun süredir zaman darlığından yapmadığımız, yapamadığımız ya da çok az yaptığımız şeyleri şimdi daha fazla yapabiliyoruz. Onlardan birisi de kitap okumak.

Eğitim-Bir-Sen Adana Şubesi olarak hiç vazgeçmediğimiz bir eylem aslında kitap okuma alışkanlığımız. Bu kapsamda, sosyal ve kültürel etkinliklerimizden sadece birisi olan “Kitap Okumaya V/Aktimiz Var” projemiz de gayet istikrarlı bir şekilde devam ediyordu. Bir ayı aşkın bir süredir sendikamızda gerçekleştiremediğimiz bu faaliyetimizi, evlerimizde bireysel olarak sürdürmeye devam ediyoruz. 

Ben de bu süreçte, Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma’yla gerçekleştirilen ve “nehir söyleşi” kitabı olan, Pervari’den Paris’e * adlı kitabın okumasını tamamladım. “Kitap Okumaya V/Aktimiz Var” isimli projemizde de mezkûr söyleşinin 20. kitabımız
olarak kritiğini yapmıştık, ama o günlerde muhtelif işlerimiz nedeniyle ben kitabın okumasını bitirememiştim.

İhsan Süreyya Sırma, zihnimde hep güzel anılarla yer etmiş önemli bir isim. “Mekke dönemi ve İşkence”, “Medine Dönemi ve Cihad”, “Pakia Mektupları” kitaplarını okuyarak kendisini gıyaben tanımış ve sevmiştim. Sonrasında, İhsan Süreyya Sırma ile 1989 yılında, Burhan Sakallı ve Osman Özkan ile Van’da yapılan bir açılışta yüz yüze (O’nun kitapta sıkça kullandığı deyimle: ruberu) tanışma imkânı buldum. Kısacık bir sohbette dahi kendisinden bir hayli etkilenmiştim.

Bu kitap beni otuz beş sene öncesine götürdü. O zamanki Türkiye’yi, Avrupa’yı, dünyanın birçok ülkesini, 80 darbesini, 28 Şubat’ı ve diğer zulümler ile zalimleri gördüm o 35 yılın içerisinde. O, birçoğu acı olan hatıralar yeniden birer birer gözümün önünde canlandılar. 

Birçok konuyu yeniden düşünmemi ve bazı konuları daha net görmemi sağladı bu kitap. Kısaca değinmem gerekirse, kitapta mücadele etmenin ne kadar ulvi bir eylem olduğunu yeniden gördüm. Her zaman kullandığım ve kendime düstur edindiğim, “Asla erteleme, üşenme ve vazgeçme” deyiminin mücessem bir örneğine bir kez daha tanık oldum bu kitapla. 

Düşünceleri ve yazdıkları nedeniyle, dönemin iktidar ve güç odaklarını rahatsız ettiği için profesörlük unvanı imzalanmayan/onaylanmayan/gasp edilen İhsan Süreyya Hocanın meseleyi önce mahkemeye, sonrasında Danıştay’a, oradan da sonuç alamayınca Anayasa Mahkemesi’ne taşıyarak ve akabinde 5 yıl sonra hak ettiği unvanı mahkeme kararıyla alan mücadeleci ruhunu gördüm. Dönemi itibariyle bu ünvanı mahkeme kararıyla alan ilk kişi hocanın kendisidir. 

“Kul planlar, Allah Takdir eder” cümlesinin hayata yansımasını ve sıkıntıyla güzelleşen dünya hayatını gördüm. Âdeta yenilgi yenilgi büyüyen zaferlere tanıklık ettim.

Üstadın hayatında ilk sunduğu tebliğin Çin’de, cennet mekân Abdülhamid Han tarafından 1901 yılında yaptırılan Pekin Hamidiye Üniversitesi ile ilgili olduğunu gördüm. Bu vesile ile o Ulu Sultan’ın nasıl siyasi bir dâhi olduğunu…

Üstadın Fransız hocası Jacques Berque’in; "Senin Abdülhamid, bastonun ucunu Karadeniz’e uzatıyor, Akdeniz karışıyor" diyerek o siyasi akla nasıl şapka çıkardığına şâhit oldum.

Zaman zaman müthiş bir heyecanla, zaman zaman yaşanan zulümlere kızarak, her şeye rağmen geri adım atmayan bir insanın hikâyesini gururla okudum. 

İhsan Süreyya Sırma, kitabında bazı tavsiyelerde de bulunuyor. Benim de bundan sonra kendime ilke edinmeye gayret edeceğim tavsiyelerin bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

* Ziyaretlerinizde mutlaka günlük yazınız.
* Allah’tan isteyin verir. Yeter ki samimi bir şekilde isteyin.
* Hayata ve olaylara karşı bir duruşunuz olsun ve ne olursa olsun bu duruşunuzdan aslâ tâviz vermeyin.
*Zamana mutlaka riayet edin. Söz verdiğiniz vakitte sözünüzü yerine getirin.
* Mârifet iltifata tâbidir. Güzel bir iş yapanları mutlaka onurlandırın, onlara teşekkür edin.

Bir de İhsan Hoca’nın hocası Muhammed Hamidullah’tan aldığı ve kulağına küpe ettiği tavsiyeyi not ettim. Muhammed Hamidullah; "Peygamber Efendimizi anlatmak için dâvet edildiğin yere aslâ gitmemezlik etme" diyor ve İhsan Hoca da ömrü boyunca bu tavsiyeye uymaya çalışıyor. 

Akademik kariyer yapmak isteyenlerin, hayata ve insanlara karşı mücadeleci bir duruş göstermek isteyenlerin bu söyleşi kitabını mutlaka okuması gerektiğini ve İhsan Süreyya Sırma’yı daha yakından tanıması gerektiğini düşünüyorum.
Bunu yapmak, hele de şu zaman diliminde hiç de zor olmasa gerek. Bir virüs musibetinin güzelliklere de vesile olabileceğini kim bilebilirdi ki? 


*İhsan Süreyya Sırma Kitabı, “Pervari’den Paris’e”, Söyleşi: Prof. Dr. Adnan Demircan, Beyan Yayınları

Tüm Yazılar
1 YETKİDE 10. GURUR YILIMIZA DOĞRU
2 İLKSAN SEÇİMLERİ ÜZERİNE
3 Yüzyılın Acısı
4 Can Terler Anısına
5 Kitaplar, Fikirler ve Yolcular
6 Algıdan Olguya, Yalandan Gerçeğe
7 Okullarımız BELEDİYE MODELİ ile Nefes Aldı
8 Uzman ve Başöğretmenlik Tartışmaları Üzerine
9 GEÇ GELEN ADALET, ADALET DEĞİLDİR
10 SABİT GELİRLİLERİ ENFLASYONA EZDİRMEMEK İÇİN ÇÖZÜM EŞEL MOBİL SİSTEMİDİR