Adana 1 Şubesi

Terörü bitirecek harekâtı destekliyoruz

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Fırat’ın doğusunda yuvalanmış terör örgütlerini temizleyerek güvenli bölge oluşturmak amacıyla “Barış Pınarı” harekâtını başlatma kararı almıştır. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları ile emperyalizmin oluşturmak istediği terör koridorunun önünü kesen devletimiz, Fırat’ın doğusuna yönelik bu harekâtla, emperyalizmin taşeronluğunu yapan PKK/PYD terör örgütünü süpürerek bölgeyi asıl sahiplerine teslim etmeyi amaçlamaktadır.

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarında olduğu gibi devletimiz, Barış Pınarı harekâtını da uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanarak gerçekleştirmektedir. Suriye ile 911 km sınırı olan Türkiye’nin, hemen güneyinde emperyalizmin stratejileri doğrultusunda hareket ederek huzur ve güven ortamına musallat olan taşeron terör örgütleriyle mücadelesi uluslararası hukuktan kaynaklanan en tabii hakkıdır.

On bin kilometre öteden gelerek sözde kendi güvenliği için bölgeleri ateşe verenlerin ve ona karşı sessiz kalanların, yine onların taşeronlarının oluşturdukları güvenlik sorununu bertaraf etmek için harekete geçen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı, gerek içerideki lejyonerlerin gerekse dışarıdaki emperyalizmin aparatçığı konumundaki yapıların söylemlerinin hiçbir kıymeti ve önemi yoktur.

Öte yandan, emperyalist ülkelerin, rejimin ve terör örgütlerinin ürettikleri şiddet dalgası sonucu yurtlarını terk etmek zorunda kalan milyonlarca insanın yaşadığı trajedi karşısında üç maymunu oynayanların, Türkiye’nin mülteci sorununa ilişkin getirdiği önerileri, içi boş cümlelerle, yaptıkları açıklamalarla savuşturduklarına da hep birlikte şahit olduk. Bu yüzden, 3 milyon 600 bini aşkın mülteciyi ülkesinde barındıran Türkiye’nin bu konuda ürettiği çözümü, sahada uygulama girişiminin ilk ayağı olan terörü süpürmek ve şiddeti durdurmak için başlattığı operasyona yönelik yapılan, neresinden bakılırsa bakılsın, kaynağı dezenformasyon olan ve yalana dayalı açıklamaların hiç bir hükmü yoktur.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yetkilileri her zemin ve şartta “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılıyız” açıklaması yapmaktadır. Faka hiçbir değeri tanımadan insanları katleden, şehirleri yerle bir ederek Suriye’yi insansızlaştıran stratejilerin emperyalist mimarlarının ve gerçekleştirdiği her sınır dışı operasyonla birlikte Türkiye’yi “işgalci” diyerek karalayanların sözleri her defasında boşa düşmektedir. Kaldı ki milletimizin de devletimizin de hafızasında Suriye; Arap’ıyla, Kürt’üyle Türkmen’iyle, Nusayrisi ve Sünnisi ile kardeşlerimizin yurdudur.

Bu noktada ABD Başkanı Trump’ın, köksüz ve histerik bir söylemle Türkiye’yi ekonomi ile tehdit ederek harekâtın sınırlarını çizme çabası ancak ve ancak hadsizlik olarak değerlendirilebilir.

Dünyanın birçok bölgesini ateşe vermiş ABD’nin başkanı, “Türkiye, benim büyük ve emsalsiz bilgeliğimle sınırları aşmak olarak değerlendirdiğim bir şey yaparsa, Türk ekonomisini yıkıp ve yok edeceğim (daha önce yaptım)” diyerek ancak ve ancak nevzuhur bir anlayışın yetersizliğini ortaya koymuştur. Zira Türkiye Cumhuriyeti, her ne şartta olursa olsun, savaşta ve barışta tarihin derinliklerinden devraldığı geleneğe bağlı kalmayı azmetmiş bir devlettir. Onun için, her gittikleri yerde bozgunculuk çıkaranların, terör örgütleriyle iş tutanların, hatta terör örgütlerine binlerce TIR silah ve mühimmat yardımı yapanların tehditleri de boş hükmündedir.

Eğitim-Bir-Sen olarak, emperyalistlerin taşeron terör örgütlerinin eliyle toza dönüştürmek istediği toprakların yeniden sahipleriyle buluşması için devletimiz tarafından gerçekleştirilecek Barış Pınarı harekâtının yanında durduğumuzu ifade ediyoruz.